Zaman ve kader… Anlayabileniniz var mı onları? Herkes sorgulamadan yaşar ya hayatı… Acı bir karşılık alınca onlardan, bir nebze anlarlar manalarını.
Doğduk. Kaderimiz başladığı zaman… Ve öleceğiz kaderimiz son bulduğu an…
Seçtik daima. Ne zaman, ne yapacağımızı. Belki ayırt edemedi bazıları irade mi, kader mi yaptıkları. Sorguladı: “Ya böyle olmasaydı?”…
Zaman geçer… Belki gökte yıldız kayarmışçasına, belki de kaplumbağa yavaşlığında. Kimi bir parça saklar ondan, anı timsali yada ders misali. Kimi siler, silmek ister, ya titizlikten yada -sözüm ona- gereksizliğinden.
Kaderse kazaya gebe… Kontrol edilir mi, bilinebilir mi? Çoğunun fikir yetiremediği mesele…
Herkesin bir rolü var dünya sahnesinde. Bazıları değiştirmek için çareler ararken, bazıları ise -sadece- feryat figan icinde, belki de sessizce rolünü üstlenmekte.
Zaman aktıkça, kabullenen de olur, isyan eden de; kazanan da olur, kaybeden de…
Yani “Kader büyük bir hikayedir aslında, bizimkiler de içinde küçük birer kıssa” (1)
(1)Çöl/Deniz – Sibel Eraslan
İnci Nur KEMERCİ Aralık /2014 Ankara