İKİNCİ AĞIZ

Göz teması çok önemlidir iletişimde. Konuşmacı isek  göz teması kuran insanların bizi dinlediğini anlarız. Kendimizi daha iyi hissederiz. Ancak bizi dinlese bile göz teması kurmayan birinin bizi dinlemediğini düşünürüz. Veya biriyle sohbet ederken doğrudan gözlerinin içine bakarak konuşuruz. Bu nedenle gözler iletişimin büyük bir parçasıdır diyebiliriz.

Gözler sadece bir insanın bizi dinleyip dinlemediğini anlatmaz bence. Bir insanın bakışlarından duygularını, düşüncelerini, yapacağı işleri, bir sonraki hamlesini az çok tahmin ederiz.

Ben gözü kalbin, beynin ikinci ağzı olarak düşünüyorum bir nevi. Çünkü dil, kalpteki hisleri, beyindeki düşünceleri başkalarına aktardığımız araçtır. Aynı şekilde göz de dil ile başkalarına söylemediğimiz, söyleyemediğimiz duyguları düşünceleri izinsiz bir şekilde dışarı vurur.

Bir dost, bir dostun sıkıntısı, derdi olduğunu hemen anlar ama nasıl? Hiçbir düşüncesini saklayamaz ama neden? Çünkü dost o bakışları o kadar iyi tanıyordur ki… En ufak bir parlamayı, duygu geçişini fark eder.

“Gerek yok her sözü laf ile beyana. Bir bakış bin söz eder bakıştan anlayana” diyerek benim anlatmak istediklerimi bir nebze özetlemiş Mevlana. Senin anlatamadığın, anlatamayacağın, dilinin varmadığı şeyleri söyler gözlerin. Ancak gözlerin noktası da olmaz çoğu zaman. İçinden geçenleri virgül ile sıralamaya devam eder. “DUR!” emri işe yaramaz.

Bazen gerek yoktur uzun uzun konuşmalara, cümlelere, paragraflara… Sadece “BAK” o insana…

İrem Nur ÖZDEMİR       Ekim/2016    ANKARA