Modern Cehalet

            Modern cahiliye diye tabir edebileceğimiz bir dönemin tam ortasında yaşıyoruz. İslami değerlerin rahatlıkla alay konusu edilebildiği, bir çok ülkede Müslümanların terörist olarak nitelendirildiği,  algı operasyonlarının hız kesmeden devam ettiği bir dönem…

            1800 ‘lü yıllarda baş gösteren Batı hayranlığı ve aynı Batı’nın kadına olan zulmünden dolayı ortaya çıkmış bir akım olan feminizmin ,sanki İslam aile yapısında böyle bir d/evrime ihtiyaç varmış gibi günümüz Müslüman kadınlarına lanse edilmesi dolayısıyla İslâm  toplumunda temel olan aile yapısının bozulması belki de bizi şu zamana taşıyan en büyük problemlerdendir. Bir çocuğun ilk öğretmeni olma vasfını taşıyan kadın bizler için hiçbir mantık içermeyen düşüncelere boyun eğince hem kendi çocuğu hem de belki gelecekte onun peşinden sürüklenme ihtimali olan yüzlerce insan bir hiç uğruna feda edilmiş olur… Yani bir kadın, bir anne sadece bu zamanı değil, belki elli belki de yüz sene sonra olacaklar üzerinde büyük etkiye sahiptir. İslami diriliş için dünyanın dört bir yanında dolanan, Filistin’de tanklara taş atan, Mescid-i Aksa’da nöbet tutan gençler varsa orada anneleriyle vardırlar… Hz. Enes’i Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) teslim eden, yine bir annedir. Hz. Enes Efendimiz’in yıllarca hizmetinde bulunmuştur ve bizlere en çok hadis rivayet eden sahabeler arasındadır. Bir anne evladını bu yola adayarak, milyarlarca insanın Resulullah’ın sünnetinden haberdar olmasını sağlamıştır. Onlar medeniyetin inşaacısıdırlar.

            Modern cahiliye demiştim yazının başında. Sanırım önce biraz cahiliye döneminden bahsetmek gerekiyor, İslamiyetin henüz insanlığa ulaşmadığı o karanlık devirden. cahiliye dönemi; insanların birbirine saygısının olmadığı, paranın insan hayatından önemli olduğu, kız çocuklarının değersiz olduğu hatta diri diri gömüldüğü, insanlar arasında sınıf farklılıklarının olduğu, köleliğin yaygın olduğu ve kölelerin insandan bile sayılmadığı, içkinin su gibi içildiği, fuhşun normal karşılandığı hatta ahlâka ve insanlığa aykırı nikah çeşitlerinin bulunduğu, faizciliğin  tabiri caizse meslek haline geldiği, puta tapınmanın kökleştiği bir dönemdi.. İslamiyetle birlikte insanların birbirine saygısı pekiştirildi, Müslümanlar kardeş ilan edildi. Ensar, Muhacirle evini paylaştı. İnsan hayatından değerli olan para birden yok oldu. İnsanlar zühd sahibi olmaya başladı. Emir geldi ve tüm içkiler sokaklara döküldü, saatlerce içki aktı Medine sokaklarında. Faiz haram edildi. Durdu cahiliye döneminde faizi meslek edinenler. Kız çocukları babasına cennetin anahtarı oldu, annelerin ayakları altına serildi cennet. Cahiliyede açık saçık dolaşan kadınlar emre tabi olup oldukları yerde büründüler tesettüre. Haya ettiler eve emre uymadan varmaya… Tüm ahlâk yoksunu nikâh çeşitleri kaldırıldı, yasaklandı. Kölelik kaldırıldı, üstünlük takvâda arandı. Irk üstünlükleri yok oldu. Beyazın siyaha üstünlüğü yoktur, dendi. İnsanlık için en uygun nizamdı İslâm. Herkesin refaha erdiği bir nizam… Sonra bizler cahiliyenin tüm özelliklerini içinde barındıran Batı’ya özenmeye başladık. Biz annelerin ayaklarının altına cennetin serildiğini öğrendiğimizde, kadının insan olup olmadığını tartışan Batı’ya…

            Mücevherler gibi saklanan kadınların köle olduğu iddia edildi, özgürlüğü için açılması ve çalışması söylendi. Modernizmin kölesi haline gelen kadınlar ne yapacağını şaşırdı. Sadece üretileni alacak bir tüketici, pazarlarına müşteri ilan ettiler onu. Nereye koşacağını bilemedi kadın. Hangi makyaj malzemelerinin gerekli olduğunu, hangi elbisenin modaya daha uygun olduğunu takip etmeye çalıştı. Bu uğurda defileler, moda haftaları düzenlendi. Tesettür asıl amacından uzaklaştırıldı, tesettüre uygun giyinenlere ise öcü gözüyle bakıldı. Bütün bunlar dizilerde, filmlerde, ilkokul çağındaki  çocukların okuduğu kitaplara yerleştirilerek büyük bir algı operasyonu sayesinde Müslümanların kafasına yerleştirilmeye çalışıldı ve maalesef genel olarak başarılı olundu.

          Kadınlar bu sefer modern köle oldu. Kendisi bile anlayamadı köle olduğunu.. Bizler sanayinin kölesi olduk. Sömürge kalkmadı. Her yeni çıkan telefonu alarak sömürülüyoruz, her modaya uymaya çalışarak…

            İçki sanki çok güzel bir şeymiş gibi anlatıldı, yıllarca bir çok yalan ile uyutulmaya çalışıldı insanlar.

            Faiz yeniden hayat buldu toplumda. Faizsiz yürütülen iş aradı gözler. Faizle çalışmayan bir banka…

           Her hareketinde ahireti esas alan Müslümanlara gerici dendi. Birlik beraberlik içinde yüzlerce yıl yaşayan insanlar, birbirinin kardeşi olan Müslümanlar kışkırtmalar sonucu birbirlerini arkadan vurmaya başladı. İslam birliği parçalandıkça insanlık parçalandı aslında.

            Kur’an okumak, öğretmek yasaklandı.Halk cahil bırakıldı. İslam ahlakından yoksun nesiller yetişti. Dedesinin hatırasını dahi okuyamaz oldu nesiller.. Hiçbiri bilmedi tarihini, bilemedi..

            Siyahi insanlara köle gibi davranıldığında topraklarından sürüldüğünde onlar, insanlık dışı işkencelere maruz bırakıldığında duymadı dünya, kulaklarını tıkadı …Tarihindeki en rahat dönemi yaşamış olan Yahudileri ,Hitler sabun yapımında kullandığında ya da  Afrika’da çocuklar açlıktan öldüğünde hep göz yumdu dünya. Savaştan kaçan insanlar denizde boğuldu, sustu dünya. Özgürlükten, haktan, hukuktan bahsederek esir aldı düşünceleri o özendiğimiz Batı dünyası. Mekke’nin fethedilmesiyle putlar kırıldı evet lâkin hâlâ putperestlik hüküm sürüyor dünyada.. Kimi makama tapıyor, kimi paraya, kimi bir kağıt parçası olan diplomaya… Kimi güzelliğine bir insanın, kimi de ta kendisine dünyanın…

            Sözüm ona bir insan hakları tutturmuşuz haberi yok insanlığın…

Zeynep Merve AYDAR   Kasım/2016  ANKARA