Aşındıran Damlalar
Yağmur yağmadan evvel toprak kokusu sarar etrafı
Bu koku ölümü ve umutları zarif bir şekilde hatırlatır.
Bazen çok acımasızdır bazen de bağırarak söylenen bir şarkı…
Ardından bu koku tüm hücrelerine işlemeye başlar
Alır götürür seni,
Ya hüzünlü bir limana ya da kuşların ıslık çaldığı ormana…
Sen böyle düşünürken yavaş yavaş düşünce kalabalığı başlar.
En ağır ve çekilmez baş ağrısı…
Bu kalabalık, bulutların suyu depolaması gibidir
Sen de aynı bulutların suyu biriktirdiği gibi
saf düşüncelerini biriktirirsin
Ve bulutlar çarpıştı, korkunç bir şimşek
Bu şimşek ya günahların ya da kırdığın kalplerin çatırtısı…
Artık ne orman kalır ne de şarkı
Hüzünlenirsin ve haykırarak ağlamak istersin
Bulutlarda o an başlar derdine ortak olup ağlamaya
Sana derin yalnızlığında hakiki dost olurlar
Islatarak sararlar seni, saklarlar…
Islandığından üşürsün, titrersin.
Eee ,işin imtihan kısmıdır bu kısım
Ama en acısıdır çünkü yağmur damlaları canını yakmaya başlamıştır
Cezalısındır, tıpkı çocuklar gibi
Ama yağmur çocukların canını yakmaz
Çünkü onlar temizdir, damlalar kıyamaz onlara
Sokakta bu şekilde yolculuğun devam ederken
Birden başını kaldırımlardan kaldırırsın
Çünkü yaşlı kaldırımlara bakmak sıkar seni
Kaldırdığında ise karşındadır gök kuşağı
Sana anne şefkatinden daha üstün bir şefkatle bakmaktadır
Gülümser ve adeta kan akışını değiştirir
Bu kısım ulaşılmaz bir tılsım gibidir
Çünkü sen tövbe etmeyi ve duayı öğrenmişsindir
Yağmur damlaları artık canını yakmak yerine temizler seni
Saf bir çocuk gibi
Artık ümitlisindir
Allah varlığını sana en güzel şekilde anlatmıştır yine
Yoksa yaşadığın ümitsizlik bunu unuttuğun için miydi?
Ardından yavaş yavaş yağmur suyu arındırır seni
Ama bir yandan da derin bir iz bırakır…
O iz senin sessiz çığlıklarla bağıran saklı pişmanlığındır
Yağmur yağ ama can acıtma
Söz sana Rahmet olduğunu unutmayacağım bir daha.
Merve Meryem Naz BOZOĞLU Şubat/2020 ANKARA