“Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi,
İster puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel…
Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz,
Şu tertemiz tarlaya sevgiden başka bir tohum ekmeyiz biz…
Beri gel, beri ! Daha da beri ! Niceye şu yol vuruculuk ?
Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik…
Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız!
Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir.“
İslam ve tasavvuf dünyasında tanınmış olan Mevlana, Mevlevi yolunun öncüsü olmakla birlikte kıymetli bir şair ve düşünce adamıdır. Mevlâna, 30 Eylül 1207 yılında bugün
Afganistan sınırları içerisinde yer alan Horasan bölgesinin Belh şehrinde doğmuştur. Mevlâna’nın babası Belh Şehrinin ileri gelenlerinden olup, sağlığında “Bilginlerin Sultâni” unvanını almış olan Hüseyin Hatibî oğlu Bahâeddin Veled’tir. Annesi ise Belh Emiri Rükneddin’in kızı Mümine Hatundur.
Mevlana, 1225 yılında Şerefeddin Lala’nın kızı Gevher Hatun ile Karaman’da evlenir. Bu yıllarda Anadolu’nun büyük bir kısmi Selçuklu Devleti’nin egemenliği altındadır. Konya da bu devletin baş şehridir. Konya sanat eserleri ile donatılmış, ilim adamları ve sanatkarlarla dolup taşmıştır. Kısaca Selçuklu Devleti en parlak devrini yaşamaktadır. Mevlana’nın hükümdarın davetiyle Konya’ya yerleşmesi üzerine babasının tek varisi olarak, büyük bir ilim ve din bilgini olmuş, İplikçi Medresesi’nde vaazlar vermektedir.
Fakat 15 Kasım 1244 yılında Sems-i Tebrizî ile karsilasir. Bu karşılaşma ve akabinde gerçekleşen olaylar Mevlânâ’nın yaşamında büyük bir değişmeye neden olur ve yepyeni bir kişilik, yepyeni bir görünüm ortaya çıkar. Artık vaazlarını, derslerini, görevlerini, zorunluluklarını, kısaca her davranışı, her eylemi terk etmiş, yepyeni bir kimliğe bürünmüştür. Yaşamını “Hamdım, piştim, yandım” sözleri ile özetleyen Mevlâ’na 17 Aralık 1273 Pazar günü Hakk’ in rahmetine kavuşmuştur. Ölüm gününü yeniden doğuş günü olarak kabul etmiştir. O öldüğü zaman sevdiğine yani Allah’ına kavuşacaktır. Onun için Mevlâ’na ölüm gününe düğün günü veya gelin gecesi manasına gelen “Seb-i Arûs” demiştir ve dostlarına ölümünün ardından ah-ah, vah-vah edip ağlamayın diyerek vasiyet etmiştir.
Günümüzde, Mevlânâ Celaleddin-i Rumi‘nin ölüm yıl dönümü olan 17 Aralık tarihine denk gelen haftalarda “Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri” olarak da isimlendirilmeye başlanılan Şeb-i Arus Şenlikleri yapılmaktadır.
“Yan diyorum içime!
Sadece sen yan ve dayan diyorum gönlüme!
Herkes mutlu olsun. Sen dayan!
Aşk dediğin ya Allah’tan gelmeli.
Ya Allah İçin Olmalı.
Ya da Allah’a ulaştırmalı;
yoksa yerle bir olmalı.”
Kaynakça:http://tr.wikipedia.org/wiki/Muhammed_Celaleddin-i_Rumi, http://www.turkcebilgi.com/ansiklopedi/mevlana
Hazırlayan: Feyzanur KÖSE